2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞLERDE KARGO BEDAVA
Menü
Giriş
Şifremi Unuttum
Sepetim
Filtre
Kategoriler
Seçilen Filtreler
{{ SELECTED.TEXT }} ×
{{ FILTERS.VARIANTS.TYPE1_NAME }}
{{ FILTERS.VARIANTS.TYPE2_NAME }}
Marka
Model
{{ FILTER.NAME }}
Fiyat
İlgili kategoriye ait ürün bulunmamaktadır.

Pınar Kür Kimdir?

Havva Pınar Kür, 15 Nisan 1943 yılında Bursa’da dünyaya gelmiştir. Yazar olmasının yanında çevirmenlikte yapmaktadır. 

Pınar Kür’ün annesi İsmet Kür’dür ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenidir. Babası Azerbaycan Türkü olan babası Behram Kür’dür ve Fransızca ile matematik öğretmeni idi. Yazar lise eğitimini Robert Koleji’nde bitirmiştir. Üniversite eğitimini de Queens College ve Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Doktorasını ‘Karşılaştırmalı Edebiyat’ alanında Sorbonne Üniversitesi’nde yapmıştır. 

Yazdığı ‘Asılacak Kadın’ romanı müstehcen olduğu gerekçesi ile toplatılmıştır. İngilizce okutmanı olarak İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu’nda çalışmıştır. Günümüzde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde iletişim ve medya sistemleri bölümünde öğretim üyesidir. Ankara Öykü Günleri kapsamında onur ödülünü 2013 Mayıs ayında almıştır. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nda Pınar Kür’ün Özel Arşivi bulunmaktadır. 

Havva Pınar Kür oyuncu Can Kolukısa ile evliliğinden oğlu Emrah Kolukısa dünyaya gelmiştir. Emrah Kolukısa da oyuncudur.  

Pınar Kür Kitapları Nelerdir?

Pınar Kür tarafından yazılan öykü türünde yazılan eserleri şu şekilde sıralayabiliriz;

Pınar Kür tarafından söyleşi türünde yazılan eserleri şu şekilde sıralayabiliriz; 

  •       Aşkın Sonu Cinayettir – 2006 

Pınar Kür Kaç Kitabı Var?

Pınar Kür tarafından yazılan 13 kitap bulunmaktadır. Kendi eserlerinin yanında çevirilerde yapmıştır. 

Pınar Kür Romanları Nelerdir?

Pınar Kür tarafından yazılan roman türünde kitapları şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Yarın Yarın – 1976 
  • Küçük Oyuncu – 1977 
  • Asılacak Kadın – 1979 
  • Bitmeyen Aşk – 1986 
  • Bir Cinayet Romanı – 1989 
  • Sonuncu Sonbahar – 1992 
  • Cinayet Fakültesi – 2006 

Pınar Kür’ün Yaptığı Çeviriler Nelerdir? 

Pınar Kür sadece kendi eserler vermemiş ayrıca çok fazla çeviriye imza atmıştır. Pınar Kür tarafından yapılan çevirileri şu şekilde sıralayabiliriz; 

  • Theo’ya Mektuplar – Vincent Van Gogh – 1996 
  • Vişnenin Cinsiyeti – Jeanette Winterson 
  • Bağla Su İşi
  • Aç Sınıfın Laneti
  • Ademden Önce – Jack London
  • Tutku – Jeanette Winterson 
  • Yabancı Kucak – Ian McEwan 
  • Geniş Geniş Bir Deniz – Jean Rhys
  • Dalda Duran Kuşlar – Jean Rhys
  • Günaydın Geceyarısı – Jean Rhys
  • Karanlıkta Yolculuk – Jean Rhys 
  • Dörtlü – Jean Rhys
  • Karanlıkta Kahkaha – Vladimir Nobakov
  • Şaklaban – Morris West
  • Ailenin Laneti – Dashiel Hammet
  • Yunus İnsanlar – Tırsten Krol
  • Doğmamış Çocuğa Mektup 
  • Durulmayan Bir Kafa – Kay Redfield Jamison 

Pınar Kür Edebi Kişiliği Nasıldır?

Pınar Kür eserlerinde genel olarak kadınların toplumda karşılaştığı sorunları edebi bir dille anlatmaktadır. Kitaplarında birey – toplum ilişkilerini, bulunduğu zamandan şikayet eden insanların iç huzursuzluklarını dile getirmektedir. 

Eserlerinde cinselliği ön planda tutan yazar romanlarında karakter tahlilleri yapmaktadır. Yazarın en verimli yılları 1973 – 1995 yılları arasıdır. Röportajları ve çevirileri son derece ses getirmiştir. 

Pınar Kür Sözleri Nelerdir?

Pınar Kür’ün eserlerinde yer alan alıntıları ve güzel sözleri sizler için derledik. Bu sözleri şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Tüm bildiklerini ağaca anlattı kız. Ağaç delirdi. Yıllar var uğraşıyor güneşe tırmanacağım diye. Çevresini saran duvarları yeneceğini sanıyor. Deli bir ağaç bu. 
  • O da susuyor ama. Hep susuyorlar. Suçluluğu kesin olanlar. Ne yapsalar suçluluktan kurtulamayacaklarını bilenler. 
  • Nasıl da uzaktık ölümden. Daha yaşamaya bile başlamamıştık doğru dürüst. Ya da ben başlamamıştım.
  • Düşünce özgürlüğünü bir kavram olarak bile ortadan kaldırmanın en iyi yolu düşünmeyi bilmeyen kuşaklar yetiştirmektir. 
  • Hep susuyorlar. Suçluluğu kesin olanlar. Ne yapsalar suçluluktan kurtulmayacaklarını bilenler. 
  • İnsan ne kadar kaçmak istese de… Hatta kaçtığının farkına bile varmasa da, gün geliyor, kaderinin çizdiği çizginin yoluna giriyor. 
  • İşte onun için bir zorbayı öldürmekle onu kurtarabileceğime inandım herhalde. O tek zorbayı tüm zorbaların, hatta zorbalığın simgesi olarak gördüm de ondan, değil mi?
  • Peki ya onu bir daha göremeyeceğimi düşündükçe yüreğimin sıkışması, gözlerimin yaşlanması?.. Onu seviyor muydum?
  • Korkmuyorum artık. Yani kızmıyorum. Yani kızıyorum ama o ilk günkü gibi delice değil. Akıllıca. Ne yapacağını bilenlerin sabırlı kızgınlığı var içimde. 
  • Umudu tamamen yok etmemeli. Ümitsiz kalınca bir garip oluyor insanlar. Ne yapacakları belli değil. 
  • Dudaktan öpmek değil de, yanaktan öpmek, sevmektir. Biliyor muydun bunu?
  • ‘Yaşlanmak bir seçimdir’ diyor. ‘Gün gelir, bir köşeye tıkılmaya karar verirsin, belini de ona göre bükersin. 
  • Mutlu olmak?.. Ne demek mutlu olmak? Unutmak… Uyumaktan başka neleri içerir mutlu olmak?
  • Öldürmeyi, öldürtmeyi düşünemezdi. Çünkü düşünmezdi. Çünkü baskıya karşı çıkmamak üzere yetiştirilmişti. Bilmiyordu baş kaldırabileceğini; baskıyı, zorbalığı yaşamın doğal bir ögesi bellemişti. Bu saygıyı erkeklerin kuruması, her bakımdan kurması da doğaldı onun için. Çünkü güçlü olan onlardı; her başta olan, her şeye egemen olan. 
  • Paydos saati diye bir şey kalmamıştı. Hele hele son yıllarda. İşinde ilerlemek isteyen herkes gereğinden fazla çalışması, en azından öyle görünmesi gerektiğini biliyor, gözü saatte, beklediğini çaktırmıyordu. 
  • Güzellik karşısında korunmasız olduğumuz bir gerçektir. İşte bu yüzden, görmek, göstermekten daha zordur. 
  • Memleketin geldiği halleri düşünmek, kendi geldiği halleri düşünmek kadar boğucuydu. 
  • Bir düş bile değil. Düşler kişinin kendi gerçeğine ucundan bucağından yaklaşırlar çünkü. 
  • Özlem mi? Umut mu? Pişmanlık mı? Acıma mı? Nefret mi? Ya da hepsinin bir karışımı mı? Kendisi de bu duyguları öyle ya da böyle yaşamamış mıydı son otuz yıl içinde. 
  • Mutlu değilim belki, ama mutsuz da değilim. Zaten durup dururken mutlu ya da mutsuz olamıyor ki insan. Elinden geldiğince yaşıyor işte… Yaşamayı sürdürüyor. 
  • Ömrüm insanları idare etmekle geçiyor. İdare ediyorum işte. Herkesi. Ve herkesren çok kendimi. 
  • Bize her şeyi yanlış öğrettiler belki; belki de yanlış anladık, eksik anladık. Başımıza gelen tüm akla sığmaz şeyler kaçınılmaz mıydı gerçekten?
  • Ya da, parçalanıp ortalığa dağılmadan toparlayıp duygularını, kalınca bir alayla gizlemeyi başarmıştır. Belki. 
  • Bana en korkunç gelen; Melek’e yapılanlar değil de, bunu birçok kişinin yapabilmesi, birçok kişinin de yapılmasına göz yummasaydı sanırım.
  • Umudu tamamen yok etmemeli. Ümitsiz kalınca bir garip oluyor insanlar. Ne yapacakları belli değil. 
  • Saflık mı daha kötüydü, boyun eğmek mi? Karar veremedi o anda ama düş kırıklığına uğradığı kesindi. 
  • Yaşama katılan, yaşamın rengini değiştiren bir damla… Acıyı dindiren… Acıyı anımsatan, sonra dindiren… Ya da, bir gün dineceğini haber veren… Sevgi gibi ya da doğurmak… Doğururken öldürmek… Ölümü doğurmak…
  • Sevmek gibi bir şey öldürmek… Başlangıçta sebepsiz… Olup bittikten sonra anlaşılması olanaksız, açıklanması yapay…
  • İnsanlarla ilişki kurmak, herhangi bir kitabın kurmaca dünyasına girmekten daha da yorucuydu. 
  • Umudu tamamen yok etmemeli. Ümitsiz kalınca bir garip oluyor insanlar. 

Pınar Kür Kitapları Kitap Vadisi’nde!

Pınar Kür tarafından yazılan eserleri uygun fiyatlarla Kitap Vadisi’nden satın alabilirsiniz. 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.