Emma Bovary, güzel bir köylü kiziydi. Bir doktorla evlenmisti, orta halli bir yasam sürüyordu. Sevmek ve sevilmek ihtiyaci, doyumsuz tutkular arasinda çirpiniyor, asla ulasamayacagi bir mutlulugu ariyordu. Bu yüzden korkunç serüvenlere atildi, çok aci düs kirikliklarina ugradi. Sevdi, sevilmedi; en degerli, en kutsal seylerini feda etti, karsiliginda ihanet gördü. Ruhundaki sönmeyen tutku onu çok daha korkunç bir akibete sürükleyecekti."Madam Bovary" kadin ruhunun acilarini essiz bir güçle anlatan olaganüstü bir romandir.(Arka Kapak)-1821’de Fransa’da dogup, 1880’de bir inme sonucu ölen Gustave Flaubert, bir hastane bascerrahinin ogludur. Içe kapali bir yasam sürdüren yazar, Misir, Filistin, Suriye ve Italya’yi dolasmis, içe kapanikligindan yalnizca Tunus ve Misir’da yaptigi yolculuklarda siyrilmistir.
1856 yilinin Fransa’sina tasradan tutulmus bir ayna olan “Madam Bovary“; gerçekçilik akiminin temel taslarindan ve yazarin, ’yol boyunca gezdirilmis aynasi’nin yazili kanitlarindan biridir.
Flaubert; yayinladigi dönemde hakkinda “ahlaksizliga tesvik“ suçundan dava açilan “Madam Bovary“ romaninda, “mahvolmus bir kadin“in izini sürerken, ’olay ve davranislara ahlaki açidan degil, nesnel açidan yaklasmayi’ da sürdürüyor...
(Arka Kapak)
Menü
Sepete Ekle
