Birkaç istisna disinda, yeryüzünde artik çokuluslu, çoketnikli, çokkültürlü, çokdilli olmayan ülke bulmak zordur. Bu çokluklar teklige evrilmek söyle dursun, artan küresellesme, yeniden yapilanma ve göçlerle birlikte daha bir iç içe geçerek örgütlü toplumlarin karsisina yeni taleplerle dikiliyorlar. Azinlik gruplarin bu talepleri yalnizca gelismis ülkeleri degil, gelismekte olanlari da "sancili" durumlari deserek sorunu evrensel ölçütler çerçevesinde "anlasilir" hale getiren Will Kymlicka'nin "Çokkültürlü Yurttaslik" kitabini okurlarimiza sunuyoruz. Çokkültürlülügün en önemli metinlerinden olan ve gücünü teori ve pratigin sentezini etkili bir biçimde yapmasindan alan kitap esas olarak liberalizmin ulusal, etnik, kültürel, dinsel, cinsel farkliliklari nasil anladigi çözdügü (ya da çözemedigi) ve ne tür öneriler yaptigini ele aliyor...Will Kymlicka söylesi sorulara cevaplar ariyor: Kanada'da Quebecliler, Amerika'da Kizilderililer, Almanya'da Türkler ve Türkiye'de Kürtler hangi mekanizmalar yardimiyla çogunlukla baris içinde bir arada yasayacaklardir? Dinsel hosgörüye dayanan Osmanli "millet sistemi" günümüz toplumlari için model olabilir mi? Özel hayatlarinda özerk ve özgür olmayan kisiler, kamusal hayatlarinda ne ölçüde özgür davranabilirler? Bir grup kimseyi sömürmüyor ve ezmiyor, ancak cemaatini bizim (ya da çogunlugun) kabul etmedigimiz kurallara göre yönetmek istiyorsa ne yapilmalidir?Kafamizi kuma gömüp çokkültürlülügün sorunlarini görmezden gelmek ve "konusmayi ertelemek" artik imkansizlasmistir. Sadece ulusal azinliklar degil; her tür dinsel, dilsel, kültürel, cinsel, etnik grup varligini koruma, sürdürme ve gelistirme imkanini aramaktadir ve bu durum "özgürlük söylemi" açisindan dogaldir.
Menü
Sepete Ekle
