On dokuzuncu yüzyilin baslarinda, filozof Kant’in da dogum yeri olan Königsberg’deki bir genelevde bir hilkat garibesi dogar. Dogarken annesinin ölümüne sebep olan bu canavarimsi yaratik sagir, dilsiz ve ürkütücü bir sekilsizliktedir. Ne var ki çok gizli bir yetenege de sahiptir: Insanlarin zihnini okur, kalplerinin en derininde olup biteni bilir. Herkül adi verilen bu bebege hayatin bahsettigi en büyük armagan, onunla ayni gün genelevde dünyaya gelen güzeller güzeli Henriette Vogel ile birbirlerine duyduklari kopmaz asktir.
Ama içinde yasadiklari dünya -tahmin edebileceginiz gibi- böyle bir aski kaldiramaz, âsiklar birbirlerinden uzaga savrulurlar. Yetenegi basina bela olan, çetin düsmanlar edinen Herkül, on dokuzuncu yüzyil boyunca askinin pesinde Avrupa’yi bir ucundan digerine dolasir. Timarhaneler, ucube sirkleri ve manastirlarin içinden geçerken, dönemin yüksek kurumlarindaki mühim sahislarin içyüzüne tanik olur, dehsete kapilir: Gözlerimin önündeki, kan, hirs ve toplumsal baskiyla, çürüme ve kutsalin kötüye kullanilmasiyla dolu bir tarihtir. Insan olmanin anlamini sorgulariz kahranimizla birlikte, ama her sey bir yana, garip de olsa sarsilmaz bir ask öyküsüdür dinledigimiz.
Güzel ve çirkin, saygin ve alçak, yüce ve düsük gibi kavramlarimizi yerinden oynatan, askin, nefretin ve duygularin gücünü vurgulayan Carl-Johan Vallgren’in bu müthis romani, günümüz Isveç edebiyatinin önde gelen yapitlarindan biri. Yazarina Isveç’in en önemli ödülü olan August basta olmak üzere sayisiz ödül kazandiran ve çok sayida dünya diline çevrilen kitap simdi Türkçede...
(Arka Kapak)
Menü
Sepete Ekle
